13 Şubat 2011 Pazar

Daldan dala.

İnsanların kulladığı içindeki çocuk tabirine kıl olurum. Neymiş efendim "hayatta mutlu olmak için, içindeki çocuğu yaşatacaksın". Ne güzel yöntem. İnsanın yaşlılığa karşı olan anti patik duruşunun en güzel örneği.

Hayatla olan munakaşamı galiba kaybetmeye başladım. Hiç bu kadar ümitsiz olmamıştım. (Belki bunda, şu anda dinlediğim "Yeşil Çam" şarkılarınında katkısı olabilir, kesinlikle uzak durun :=). Zaman ilerliyor ve ne hayaller suya düşüyor. İnsan yaşlandıkça gerçeklere daha fazla yaklaşıyor. Küçükken "Ben büyüüüyünce astoronot olacam." diyen veletler, artık "Yav oraya buraya kapak atsam, sigortam ve sabit maaşım olsa yeter" demeye başlıyorlar. Ben de bu duruma bir hayli kızardım ama galiba ben de büyümeye başladım. Yok arkadaş, bu yaşam denen kola makinasına kimler laf geçirememiş ben mi laf geçireyim. Fakat o bana lafını da geçiriyor, neler neler de geçirir ve geçiriyor. Ben onun kurallarına nezaket gösterdikçe önüme yenilerini koymaya hiç utanmıyor. Elbet bigün, bu kurallara katlanamıyacağımı şimdiden seziyorum, keza o da sezdiriyor. O bana "Top benim, ya kaleci olursun ya da oynamazsın." dedikçe benim sabrım gram gram azalıyor. Gözlerim seyriyor, ellerim titriyor, sinirim bozuluyor.

12 Şubat 2011 Cumartesi

Dün ölecek olsan bugün ne yapardın, hiç! O zaman yarın öleceksin ve seni, aklına geleni yapmaktan, ne alıkoyuyor?

Akıl yaşta değil başta ise neden akıl yaşı diye bişey var!

Yüz kızartıcı anlar... devam

5- Gün başlamış insanlarla karşilaşmış muhabbet etmiş, kaynaşmışındır ve günü ,sosyal ortamında, ortalımışsındır sonra lavaboya gitmişindir, koca bir sümük burun deliklerinden birini çevrelemiştir. Günün bitmiştir.Bir daha yüzlerine bakaman.

6- Tanımadığın biri sana belli bir mesafeden selam vermiştir ve sende (biraz da tereddütle) selama aleyküm etmişindir. Fakat gerçek ortaya çıkar ki sana değil arkandaki insana çakılmıştır selam ve karşındaki şerefsiz gülmeye başlamıştır. 1-2 saatlik mental şoka sokar bu durum adamı.

Akıllı hayvana insan deniyorsa, akılsız insana ne denir?

Hobi mi, iş mi yoksa hobin işin mi?

Arkadaş, her zaman hobisini işi haline getirmiş insanlara özenmişimdir (Bir de bu adamlar genelde tembel olurlar ve "Çalışmaya üşeniyorsan, hobini meslek haline getir." kuralına uymuşlardır.) Büyük bir keyif ile vakit geçirip, beri yandan hayatlarını kazandıklarını düşünürüm. Fakat, bu rol-modele henüz rastlamış değilim. Yoksa, hobinde olsa, işin haline gelen şey çekiciliğini kaybetmeye mi başlıyor ne? Belkide bunun nedeni hayat şartlarının her geçen gün zorlaşması ve bizi daha fazla çalışmaya sevketmesi olabiir diye düşünüyorum. Doğal olarak, yaptığın iş vakt-i zamanın hobisi de olsa, bokunu çıkarınca zevki kaçıyor.
Halen edindiği meslekten mutlu azınlıktansanız, dünyanın en zengin ve şanslı adamısınız. Keyfini çıkarın fazlasını da istemeyin.