13 Şubat 2011 Pazar

Daldan dala.

İnsanların kulladığı içindeki çocuk tabirine kıl olurum. Neymiş efendim "hayatta mutlu olmak için, içindeki çocuğu yaşatacaksın". Ne güzel yöntem. İnsanın yaşlılığa karşı olan anti patik duruşunun en güzel örneği.

Hayatla olan munakaşamı galiba kaybetmeye başladım. Hiç bu kadar ümitsiz olmamıştım. (Belki bunda, şu anda dinlediğim "Yeşil Çam" şarkılarınında katkısı olabilir, kesinlikle uzak durun :=). Zaman ilerliyor ve ne hayaller suya düşüyor. İnsan yaşlandıkça gerçeklere daha fazla yaklaşıyor. Küçükken "Ben büyüüüyünce astoronot olacam." diyen veletler, artık "Yav oraya buraya kapak atsam, sigortam ve sabit maaşım olsa yeter" demeye başlıyorlar. Ben de bu duruma bir hayli kızardım ama galiba ben de büyümeye başladım. Yok arkadaş, bu yaşam denen kola makinasına kimler laf geçirememiş ben mi laf geçireyim. Fakat o bana lafını da geçiriyor, neler neler de geçirir ve geçiriyor. Ben onun kurallarına nezaket gösterdikçe önüme yenilerini koymaya hiç utanmıyor. Elbet bigün, bu kurallara katlanamıyacağımı şimdiden seziyorum, keza o da sezdiriyor. O bana "Top benim, ya kaleci olursun ya da oynamazsın." dedikçe benim sabrım gram gram azalıyor. Gözlerim seyriyor, ellerim titriyor, sinirim bozuluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder