23 Ocak 2011 Pazar

Yaşamdan bekle....

Yaşamdan yaşamak dışında (o da içgüdüsel) hiçbir beklentisi olmayan işçi bir adam sabahın köründe, yaşamdan bir eş dışında bir beklentisi olmayan bir kasıyerin bulunduğu bir marketten alışverişini yapıyor. Kasıyer, artık çocuğunun evliliğini ve tombul torunlarını bekleyen annesinin hazırladığı kahvaltı sonrası 1 saatlik ter kokulu, sitres içerikli, tam usul giyinmiş ama kravatı bir-azcık gevşek bir şöförün kullandığı otobüs ile iş yerine geliyor. Şöför evin kira borcu ve 4 kızının yaklaşan okul harcamalarının onu sürdüğü keder ile son seferini dün gece 11.55 te bitirmiş eve geliyor. Gece yurduna dönen, yaşamdan idealleri dışında bir beklentisi olmayan üniversiteli genç son seferde belli bir süre, yol boyu platonik bir aşk yaşıyacağı sarışın bir kızın arkasında oturarak şöföre eşlik ediyor. Yaşamdan adalet dışında bir beklentisi olmayan o sarışın kız çalıştığı tekstil mağazasının şerefsiz sahibinin kaçıncıdır belli olmayan tacizlerinden birine maruz kaldığı o anın yeniden ve yeniden gözünde canlanmasına,tüylerini dikendiken etmesine engel olmaya çalışarak evine dönüyor. Yaşamdan para dışında bir beklentisi olmayan patron, kızı; öte yandan bir gece önce evinin yatağında yaşadığı geleneksel tepişme oyununun diğer başrol kahramanı ile kıyaslayarak, kasıklarının arasında ki erkek-i unsurunun şahsına münasır tahrikiyle, kalçasına dokunmak kaydıyla istemsizce taciz ediyor. Patronun tepişme oyunlarının , yaşamdan akşam ki dizisi dışında bir beklentisi olmayan, dişi kahramanı evinde ki 2 adet 2 yaş altı çocuğun karnını doyuruyor ve bir yandan da "dest-i izdivaç" programında ki kendine evi barkı olan paralı bir kısmet arıyan - 32 yaşındaki - hayalindeki erkek tarifini dikkatlice, özenle anlatan esmer kadını seyir ederek yaşamına renk katıyor. Çocuklardan büyük olan hayattan habersiz, süt içine harçlanmış mamasının garip tadı ve kokusuyla suratını ekşiterek buluşuyor. Büyüyünce bilmiyor ki hayattan ne bekliyeceğini ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder